Kız Çocuklarını Küçük Yaşta Evlenmeye Zorlamak: Toplumsal Bir Cinayet
Anne ve babalara buradan açık bir çağrıda bulunmak istiyorum: Kızlarınızı küçük yaşta evlendirmeyin. Her kız çocuğu, babasının gözbebeği ve prensesidir. Ancak, toplum olarak bu prenseslere neden kıyıyoruz? Neden, henüz çocuk yaşta olan bu genç kızları, hayatın zorluklarına hazırlanmadan evlilik gibi ağır bir yükün altına sokuyoruz? Son dönemde yaşanan olaylar, bu sorunun ne kadar acil bir çözüm beklediğini gösteriyor. Örneğin, geçtiğimiz günlerde 14 yaşındaki bir kız çocuğunu 30 yaşındaki bir adamla evlendirme kararı alındı. Bu tür olaylar, o çocuğun geleceğini karartmanın yanı sıra, toplumumuzun ne denli sorunlu bir yapıya sahip olduğunu da gözler önüne seriyor.
Sokak Ortasında Şiddet: Toplumun Suskunluğu
Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir başka olay, bu durumun vahametini bir kez daha gösterdi. Sokak ortasında, bir adamın karısını çocuğunun ve halkın önünde feci şekilde darp etmesi, toplumun kadına yönelik şiddeti nasıl sıradanlaştırdığını gözler önüne serdi. O kadın, insanlık onuruna yakışmayan bir şekilde şiddete maruz kalırken, çevredeki insanlar bu durumu adeta bir film izler gibi izledi. Toplum olarak bu tür vahşetlere karşı sessiz kalmak, bu tür olayların devam etmesine ve yaygınlaşmasına neden oluyor.
Eğitim ve İş Hayatında Kadınların Güçlendirilmesi
Bu noktada, devletin ve toplumun yapması gerekenler var. Sayın Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan, "Haydi Kızlar Okula" kampanyası ile kız çocuklarının eğitim hayatına kazandırılması için önemli bir adım attı. Ancak, bu çaba tek başına yeterli değil. Kızlarımızın sadece eğitim alması değil, aynı zamanda iş hayatında da yer alması gerekiyor. Devlet yetkililerine buradan sesleniyorum: Kızlarımıza iş verelim. Onlar, erkeklerin kölesi olmasın, kendi paralarını kazansın ve topluma katkıda bulunsunlar. Kadınların iş hayatında daha aktif rol alması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kalkmasına büyük katkı sağlayacaktır.
Toplumun Bilinçlenmesi ve Kadın Hakları
Sonuç olarak, kadın şiddeti ve cinayetleri ile mücadele etmek, yalnızca devletin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Kadınlarımızı ve kızlarımızı korumak, onlara değer vermek ve onların haklarını savunmak, daha adil ve eşit bir toplumun inşası için elzemdir. Kadınların yaşam hakkını ve onurunu korumak, toplumsal gelişimin ve insan haklarının en önemli göstergelerindendir. Bu bağlamda, herkesin üzerine düşeni yapması ve bu soruna karşı sesini yükseltmesi büyük önem taşıyor.
HABER: GAFFAR KAYMAZ VELAT UYGUR